Mindfulness​

Mindfulness​

Yaşadığımız Anın Gerçekliği: Mindfulness

Günümüzün hızlı dünyasına yetişebilmek için hepimizin aynı anda birden fazla şeyi düşünebilmemiz, kurgulamamız ya da planlayabilmemiz gerekir. Bu da ancak rutin alışkanlıklarımızla şekillenen otomatik pilotun devreye girmesiyle mümkün olabilir. Bu sayede sabah duş alırken tüm günü planlayabilir ya da arabayla işe giderken bir saat sonraki sunumun provasını içimizden yapabiliriz. Ancak biz otomatik pilotta yaşamaya devam ettikçe zamanla hayatla bağlantımız kesilir ve kendimizi bitmek bilmeyen bir “yapma modu” içinde buluruz.

Aslında hepimizin içinde kullanmadıkça unuttuğumuz bir “var olma modu” gizlidir. Bu mod bize hayatın tadını çıkarmak; kendimizle, duygularımızla, düşüncelerimizle ve bedenimizle bambaşka bir ilişki kurmak için yapma modundan daha güçlü bir alternatif sunar. Yaşamla ve çevremizdeki tüm uyaranlarla bağ kurmayı, hissetmeyi, algılamayı, kısacası Mindfulness deneyimini sunarak bizi otomatik pilottan kurtarır.

Mindfulness yani bilinçli farkındalığın literatürde yer alan en yalın anlatımı, Mindfulness-Based Stress Reduction’ın da kurucusu Jon Kabat Zinn’e ait. Mindfulness’ı “Kişinin hayatında belirli bir dikkat verme şekli etrafında dönen bir bilinç disiplinidir.” diyerek, anbean yaşanan farkındalığın yargısız ve kasıtlı olarak yetiştirilmesi olarak tanımlar.

Bilinçli farkındalık yani Mindfulness, “niyet, dikkat ve yargısızlık (tutum)” faktörlerinin eş zamanlı olarak deneyimlenmesinde gizli. Bize yaşamlarımızda neye ve nasıl dikkat etmemiz gerektiğini öğreten Mindfulness; beden farkındalığı, duyguların farkındalığı, zihin farkındalığı ve zihin-nesne farkındalığı olarak dört temel zeminde gerçekleşir.

Beden farkındalığı, nefesimize odaklanmamızla birlikte başlar; birlik halinde buluşan zihin ve bedene fiziksel bir sakinlik yaşatır. Ardından gelen duyguların farkındalığında; anın içinde deneyimlenen duygunun ne olduğuna dikkat edilir ve ortaya çıkan duygunun tarafsız ve basit bir şekilde bizden akıp gidişi gözlemlenir. Üçüncü temel olan zihin farkındalığında, odağı zihin etkinliğinin kalitesine vererek -duygu farkındalığında olduğu gibi- yargısız bir şekilde belirip yok olmaları gözlemlenir. Dördüncü temel olan zihin-nesne farkındalığında ise dikkat, -zihnin içinde ve dışında karşılaştığı- her şeye doğrudan yönlendirilir. Kısacası biz farkındalık becerilerimizi geliştirmeye devam ettikçe yalnızca etrafımızda olup bitenlerin farkına varmakla kalmıyor; aynı zamanda eylemlerimizi de ustaca yönlendirebilmek ve otopilot tepkilerden kaçınmak için kendi duygu, duyum ve düşüncelerimizi de gözlemleme şansı elde ediyoruz.

Kavramsal bir referans çerçevesiyle baktığımızda var olma moduyla deneyimlediğimiz farkındalığın çeşitli gelişim evreleri olduğunu görürüz.

Daha net olmak adına bir örnek durum üzerinden gidelim isterseniz. Kavramsal bir referans çerçevesiyle baktığımızda var olma moduyla deneyimlediğimiz farkındalığın çeşitli gelişim evreleri olduğunu görürüz. Daha net olmak adına bir örnek durum üzerinden gidelim isterseniz.

Kavramsal bir referans çerçevesiyle baktığımızda var olma moduyla deneyimlediğimiz farkındalığın çeşitli gelişim evreleri olduğunu görürüz. Daha net olmak adına bir örnek durum üzerinden gidelim isterseniz.

Hayatımızı otomatik pilotta -Düzey 1 evresinde- yaşadığımız sırada sevgilimizle veya eşimizle bir konu hakkında tartıştığımızı hayal edelim. Düşünce, duygu ve bedensel duyumsamalarla ilgili gözlemin hiç olmadığı bu evrede; karşımızdaki kişi, otopilotumuzdan, inanç kalıplarımızdan veya kalıplaşmış davranış biçimlerimizden gelen bir reaksiyon -örneğin şiddetli bir öfke patlaması- ile karşılaşır. Farkındalık seviyemiz geliştikçe -Düzey 2 evresinde- gözlemleme becerimiz de geliştiği için tepkimizin dozunu düşürebiliriz ve hatta belki oluşmasını engelleyebiliriz. “Anda olmayı” deneyimlemeye başladığımız -Düzey 3 evresinde- ise daha ilk andan itibaren gözlemleme becerimiz iş başındadır. Bu farkındalık sayesinde düşünce, duygu ve duyumların şiddeti ve kapsamı azalır ve bilinçsiz bir reaksiyon yerine daha bilinçli bir eylem seçme şansımız olur. Yani farkındalığımız arttıkça zorlu bir durumla karşılaştığımız bir anda durumu, kendimizi daha iyi gözlemlemeye ve tepkilerimizi ustaca yönetmeye başlayabiliriz.

Sayısız deneyim ve yerli yabancı binlerce araştırmanın sonucunda Mindfulness’ın ruhsal, zihinsel ve fiziksel sağlığımız üzerinde oldukça güçlü bir etkisi olduğu kanıtlandı. Fiziksel ve ruhsal dayanıklılığı artırarak yaratıcılığı geliştiriyor, acıya verdiğimiz duygusal tepkiyi azaltıyor. Öz-farkındalık, empati, irade ve dikkatle ilişkili olan beyindeki “gri madde (grey matter)” alanlarını arttırarak ve stres hormonlarını azaltıyor. Mindfulness deneyimini meditasyonla desteklediğinizde ise bağışıklık sistemini geliştirerek çeşitli hastalıklardan koruyor. Tükenmişlik, depresyon, kaygı ve stresle başa çıkmayı kolaylaştırıyor ve bağımlılık yapan ve kişinin kendi kendine zarar veren davranışlarını azaltıyor.

Mindfulness’ı hayatınızın bir parçası haline getirmek ve onu bir deneyime dönüştürmek üzere MBSR uygulamasını deneyimlemelisiniz. Bu yolculuğa bilinçli bir farkındalıkla devam etmeye ne dersiniz?

Hayatımızı otomatik pilotta -Düzey 1 evresinde- yaşadığımız sırada sevgilimizle veya eşimizle bir konu hakkında tartıştığımızı hayal edelim. Düşünce, duygu ve bedensel duyumsamalarla ilgili gözlemin hiç olmadığı bu evrede; karşımızdaki kişi, otopilotumuzdan, inanç kalıplarımızdan veya kalıplaşmış davranış biçimlerimizden gelen bir reaksiyon -örneğin şiddetli bir öfke patlaması- ile karşılaşır. Farkındalık seviyemiz geliştikçe -Düzey 2 evresinde- gözlemleme becerimiz de geliştiği için tepkimizin dozunu düşürebiliriz ve hatta belki oluşmasını engelleyebiliriz. “Anda olmayı” deneyimlemeye başladığımız -Düzey 3 evresinde- ise daha ilk andan itibaren gözlemleme becerimiz iş başındadır. Bu farkındalık sayesinde düşünce, duygu ve duyumların şiddeti ve kapsamı azalır ve bilinçsiz bir reaksiyon yerine daha bilinçli bir eylem seçme şansımız olur. Yani farkındalığımız arttıkça zorlu bir durumla karşılaştığımız bir anda durumu, kendimizi daha iyi gözlemlemeye ve tepkilerimizi ustaca yönetmeye başlayabiliriz.

Sayısız deneyim ve yerli yabancı binlerce araştırmanın sonucunda Mindfulness’ın ruhsal, zihinsel ve fiziksel sağlığımız üzerinde oldukça güçlü bir etkisi olduğu kanıtlandı. Fiziksel ve ruhsal dayanıklılığı artırarak yaratıcılığı geliştiriyor, acıya verdiğimiz duygusal tepkiyi azaltıyor. Öz-farkındalık, empati, irade ve dikkatle ilişkili olan beyindeki “gri madde (grey matter)” alanlarını arttırarak ve stres hormonlarını azaltıyor. Mindfulness deneyimini meditasyonla desteklediğinizde ise bağışıklık sistemini geliştirerek çeşitli hastalıklardan koruyor. Tükenmişlik, depresyon, kaygı ve stresle başa çıkmayı kolaylaştırıyor ve bağımlılık yapan ve kişinin kendi kendine zarar veren davranışlarını azaltıyor.

Mindfulness’ı hayatınızın bir parçası haline getirmek ve onu bir deneyime dönüştürmek üzere MBSR uygulamasını deneyimlemelisiniz. Bu yolculuğa bilinçli bir farkındalıkla devam etmeye ne dersiniz?

MBSR Başvuru Formu


    Ticari Elektronik İleti Onayı veriyorum.